• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/Matematigi-Seviyorum-I-Love-MATH-289961707726580/?fref=ts
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905362762004
  • https://twitter.com/matematigisev
  • https://www.instagram.com/m.can.hoca
  • https://www.youtube.com/channel/UCUdFgsnBKN2zwyHgPkt7WuQ
Konu Anlatımları
Takvim
Geometri öğrenmemize gerek kalmayabilir!

Hollanda’da bir üniversite olan VU University Amsterdam’da ödenek sıkıntısı nedeniyle Matematik bölümü altındaki Geometri kısmının kapatılması gündeme geldi. Sürecin durdurulması için bir imza kampanyası başlatıldı.*

Bir süredir Avrupa’da pek çok üniversitenin sorunu olan yeterli finansman bulamama durumu, bilimsel üretimde kısıntıya gidilmesine de sebep oluyor. Bu durumun çarpıcı bir örneği Hollanda’da gündeme geldi. VU University Amsterdam’ın Matematik bölümünde bir grup uygulamalı matematikçiden oluşan bir komite, bölümün Geometri kısmının kapatılması önerisini ortaya attı. Öneri ilgili fakülte dekanı ve üniversitenin yönetim kurulu tarafından olumlu karşılandı. Geometri kısmında çalışan altı matematikçiden ikisi yakın zamanda emekli olacak ancak geriye kalan dört araştırmacı iş güvencesiz olarak istihdam edildikleri için üniversitedeki pozisyonlarını kaybedecekler. Geometri kısmı için ayrılan ödeneklerin de Analiz kısmında iki yeni pozisyon açılması için kullanılması planlanıyor. Üniversitenin diğer bölümleri de benzer şekilde finansman bulma zorunluluklarıyla karşı karşıya olduğundan, sürecin sadece Matematik bölümü ile sınırlı kalması için bir neden görünmüyor.

Uzunca bir süredir, bilimsel araştırmalar için fon bulma sorunu bilim insanlarının gündeminde. Bu nedenle, araştırmacılar devletlerden ya da özel kuruluşlardan destek alabilmek için araştırmalarının “reklamını yapmak” durumunda da kalıyorlar.

Bologna etkisi
Herhangi bir bilimsel çalışmanın reklamını yapmak, en azından biçimsel olarak, nanoteknoloji ya da bilişim teknolojisi gibi kimi alanlarda mümkün olabilir. Ancak K-Kuramı, cebirsel geometri ve topoloji gibi konuların çalışıldığı bir yerde böyle bir şansınız olmuyor. Bunun da ötesinde, çalışılan alanların potansiyel endüstriyel çıktıları çalışmaların desteklenme olasılığını önemli ölçüde etkiliyor. Geçen yüzyılda pek çok alandaki bilgiye “iştahla saldıran” ve bu tarzıyla uyumlu işgücü yetiştirme gayreti içinde olan üniversite paradigması, yerini çok daha işlevselci bir bilgi edinme ve üretme tarzına bırakıyor. Bu sürecin 1990’larda başladığını belirtmek elbette ki daha doğru olacaktır. Avrupa üniversiteleri, Bologna Süreci ile birlikte bir dönüşüm geçirmekte ve dönüşümün etkileri gözlenmeye başlamış durumda. Süreç, geçtiğimiz aylarda İngiltere’deki Middlesex Üniversitesi’nin Felsefe bölümünün kapatılacağının duyulması ile yeniden gündeme gelmişti.

Bir anlamda kapitalizmin bilimsel araştırmaların maliyetini düşürmek için bulduğu son çare olarak da düşünülebilecek şekilde, üniversitelerin sınıflandırılması ve bu sınıflandırma yapılırken finansman bulma potansiyelinin göz önünde bulundurulması, çeşitli çalışma alanlarının ya da bölümlerin işlevlerini yitirmesine ve resmen olmasa bile fiilen ortadan kalkmasına sebep oluyor. Ülkemizde de bu durumu pek çok üniversitede gözlemlemek mümkün. Bahsedilen sınıflandırma, Bologna Süreci’nin önemli unsurlarından birini oluşturuyor ve üniversitelerin eğitim, eğitim-araştırma ve araştırma üniversiteleri olarak ayrılmasını öngörüyor. Muhtelif üniversitelerde ve ülkelerde araştırmaların yoğunlaştığı alanlar dikkate alınırsa, bu sınıflandırmanın herhangi bir ülke ölçeğinde kalmasının çok mümkün olmadığı, hatta tersine uluslararası bir işbölümünün parçası olabileceği ortaya çıkıyor. Böyle bir süreç işlerken ise akademik üretimin niteliği, üretimi yapanların iş güvenceleri, toplum nezdinde akademik üretimin değeri gibi başlıklar açıkta kalıyor. Özellikle doğa bilimleri alanında önemli çalışmaların yapıldığı, bilgi üretiminin hızlandığı bir dönemde, gerici ideolojilerin de yeniden yükselişe geçmesi, anlaşılması ve durdurulması gereken bir süreç olarak ortada duruyor. Böyle bir ortamda üniversitelerin yetiştireceği insanların bilime yabancılaşmış, bilgiye yalnızca ekonomik-politik işlevi üzerinden değer atfedeen, teknik becerileri gelişirken düşünsel kapasitesi köreltilen bireyler olarak karşımıza çıkması da kaçınılmaz görünüyor. Tabi ki sürecin genel akışının hangi yönde olduğu, nereye evrileceği ve yukarıda bahsedilen örneklerin (Hollanda örneği dahil olmak üzere) bu akış içinde nereye denk düştüğü kapsamlı biçimde incelenmesi gereken bir konu.

  
6707 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Instagram Sayfamız
Anket
15-5.3 işleminin sonucu kaçtır?
Facebook Sayfamız
Hava Durumu